Bu yıl Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı, yaygın olarak kullanılan adıyla COP29’a, finansman tartışmaları damgasını vurdu.
Başta küresel ısınmayla mücadelede gelinen son durum ve iklim finansmanı olmak üzere iklim değişikliğiyle ilgili birçok önemli konunun ele alındığı konferans, bu yıl 11-24 Kasım aralığında gerçekleşti. 196 ülkeden yaklaşık 76 bin kişinin katıldığı COP29’a Türkiye de üst düzey katılım sağladı. ‘Trilyon dolarlık zirve’ olarak adlandırılan iki haftalık görüşme maratonu zaman zaman sert tartışmalar arasında gerçekleşti. İklim değişikliği konusunda geçmişe dönük sorumluluk taşıyan zengin ülkeler, daha yoksul ülkelerin iklim değişikliği ile mücadelesi için oluşturulan dönüşüm fonunu yıllık 300 milyar dolara çıkarma sözü verdi. Ancak COP29’a katılan az gelişmiş ülkeler, 1.3 trilyon dolara ihtiyaç duyulduğunu savunuyordu.
YETERSİZ BULUNDU
Gelişmekte olan ülkelerin söz konusu 300 milyar dolarlık finansmanın azlığına tepki göstermesi dikkat çekti.
Afrika ülkeleri adına müzakere yürüten grup, söz verilen miktarın ‘çok az ve çok geç’ olduğunu kaydetti. BM açıklamasında, Afrika ülkelerinin anlaşmaya tepkili olduğuna işaret edilirken, “Sierra Leone temsilcisi, Afrika ülkelerinin sonuçtan ötürü hayal kırıklığına uğradığını ve bunun gelişmiş ülkelerin iyi niyet eksikliğine işaret ettiğini söyledi” bilgisine yer verildi. Hindistan temsilcisi de tutarı ‘cüzi bir miktar’ olarak nitelendirdi. Marshall Adaları’nın COP29’daki temsilcisi Tina Stege, anlaşmanın yeterli olmadığını vurgulayarak “İklim açısından savunmasız ülkelerin acilen ihtiyaç duyduğu fonun küçük bir kısmıyla ayrılıyoruz” dedi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, yıllık 300 milyar dolar seviyesindeki finansmanın beklentileri karşılamadığına işaret ederek, “Karşı karşıya olduğumuz büyük zorluğun üstesinden gelmek için hem finansman hem de emisyon azaltma konusunda daha iddialı bir sonuç umuyordum” dedi.
2035’TE 1.3 TRİLYON DOLAR HEDEFİ
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) İcra Sekreteri Simon Stiell de anlaşma neticesinde ülkelerin arzu ettikleri sonucu elde edemediklerine vurgu yaptı ve “Yapılacak çok fazla iş var ve gelecek yıl yapılacak COP30’a kadar çabalarımızı iki katına çıkarmalıyız” değerlendirmesinde bulundu.
Konferansta ayrıca, kamu ve özel kaynaklardan sağlanacak finansmanın, 2035’e kadar yıllık 1.3 trilyon dolara ulaşması için tüm aktörlerin işbirliği içinde çalışmasını sağlama noktasında anlaşmaya varıldı. COP29’da neredeyse 10 yıldır süren çalışmalar ve geçen iki haftalık süreçteki gelişmeler dahilinde ülkeler, Paris Anlaşması kapsamında karbon piyasalarının nasıl işleyeceğine dair son adımları atarak anlaşmaya vardı ve ülke bazında ticaretin ve karbon kredisi mekanizmasının tamamen işlevsel hale gelmesi sağlandı.
‘2050’YE KADAR 1.2 MİLYAR İNSAN YERİNDEN OLABİLİR’
DÜNYA Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, 2050’ye kadar iklim kaynaklı olaylar nedeniyle 1.2 milyara kadar insanın yerinden olabileceğine dikkat çekti.
Ghebreyesus, X’ten iklim değişikliğinin etkilerine ilişkin paylaşımda bulundu. “2050’ye kadar iklim kaynaklı olaylar nedeniyle 1,2 milyara kadar insan yerinden olabilir” ifadelerini kullanan Ghebreyesus, iklim krizinin özellikle göçmenlerin sağlığını etkileyen bir sağlık krizi olduğuna vurgu yaptı. Ghebreyesus, şunları kaydetti: “Bu nedenle göçmen sağlığının Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı’nda (COP29) ve gelecekteki COP’larda bildirgeye dahil edilmesini talep ediyoruz. Hızla değişen bir dünyada herkesin, her yerde ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetlerine erişebilmesi için birlikte çalışmamız kritik önem taşıyor.”